GELECEĞİN BAŞŞEHRİ İÇİN ATILIM ÜNİVERSİTESİ İLE EL ELE
Keçiören Belediye Lideri Turgut Altınok’un başkanlığında gerçekleştirilen “Kent Kimliğinde ve Kültüründe Mimarinin Kıymeti, Kenti Tanımlayan Anıtsal Mimariler” bahisli Ankara Buluşmaları toplantısı Atılım Üniversitesi Hoş Sanatlar Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyeleri Doç. Dr. Emel Akın ve Dr. Gizem Deniz Güneri Söğüt’ün iştirak ve katkılarıyla yapıldı.
Toplantıda, Türk toplumuna uygun geçmişin bedellerini günümüz estetik anlayışıyla harmanlayan
sembol ve özgün eserler Keçiören özelinde ele alınarak Ankara nasıl uyarlanabileceği konusunda fikir
alışverişinde bulunuldu. Kent estetiğinin, bütüncül bir kentsel dönüşüm planlaması ile mümkün
olacağının değerlendirildiği toplantıda, Türkiye’deki ve dünyadaki kentsel dönüşüm planları ve estetik
kent örnekleri tahlil edildi.
Keçiören Belediye Lideri Turgut Altınok toplantıda yapığı açılış konuşmasında , “1994’te aday
oldum, vazifeye belediye lideri seçildim. Keçiören’de 6 haneden 5’i gecekonduda yaşıyordu.
Keçiören, Türkiye’de en süratli formda kendi kendine dönüşen kenttir. Kentimizdeki dönüşümde TOKİ
yapısı da yoktur. Yapılarımıza mimari yapı projesi mecburiliği getirerek, gecekondudan dönüşen
yapıların mimarisinde o yapıları uygulattık. Yapı estetiği taş ve ahşap estetiği zorunluluğumuz vardı.
Daha sonra uygulama bırakıldı. Uygulama devam etseydi, Keçiören daha beyaz bir kent olacaktı.
Şehir ve kentlerin ruhu ve kimliği olsun diyoruz lakin şu anki kentlerin ruhu ve kimliği maalesef yok.
Ancak biz vazife süremizde eser ve hizmetlerimizde kentimizin gerdanlıklarını yaptık. Bunları da
kültürel benliğimizi içinde barındıran, estetik bir mimari anlayışıyla inşa ettik.” dedi.
Konuşmacılardan Atılım Üniversitesi Hoş Sanatlar Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Doç.
Dr. Emel Akın, tarihi ve kültürel birikimlerin günümüz estetik anlayışıyla harmanlanması e yeni bir
eser ortaya konması gerektiğine dikkat çekerek, “toplumumuza uygun olmayan yüksek yapılaşma
konusuna tahlil bulmalıyız. Araç yoğunluğu, otopark kasvetinin yaşandığı bu yapılar tıpkı zamanda
kent silüetini bozuyor. Geçmişin bedellerini, tarihi, mimari ve kent hafızamızı elbette korumalıyız.
Ancak geçmişi birebir günümüz yapıtlarına kopyalamamalıyız. Özgün ve eser niteliğinde yapıların
sembolik bedeli olması gerekiyor. Öbür bir değerli mevzu da yayalaştırma çalışması yapılabilecek
alanların oluşturulmasıdır. Bu alanlarda beşerler araç olmadan dolaşabilmeli, en azından aşikâr süre
nefes alabilmelidir.” Kent estetiğini bütüncül bir yaklaşımla ele almalıyız. Cadde, sokak, park bahçe ve
diğer tüm yapılar estetik ve insanların sahiplenerek içselleştirdiği nitelikte olmalı. Yaşlıların,
engellilerin ve bayanların toplumsal hayata yahut üretim alanına dahil edildiği alanlarla birlikte kent
tasarlanmalıdır.” Tabirlerini kullandı.
Konuya ait görüşlerini belirten Atılım Üniversitesi Hoş Sanatlar Tasarım ve Mimarlık Fakültesi
Öğretim Üyesi Dr. Gizem Deniz Güneri Söğüt, “Yüksek konut estetik olmuyor. Alçak katlı konutlar nasıl
inşa edilir konusu var. Ada ve parsel bazında, yeşil alanı ve sokağı bir bütün olarak düşündüğümüz
projeler. Tabi geçmişten gelen bir mevcut dokuyu olduğu üzere değiştirmek kolay değil… Lakin siz güçlü
bir Belediye Lideri olarak tahlil ürettiğiniz için söylüyorum. Ada bazında; giriş katında yeşil alanın
olduğu fakat üst katında da terasının olduğu daha küme halinde yapılar tasarlamak mümkün olabilir.”
diye konuştu.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
News
