Dostları ve Yakınları Rıza Akın’ı Andı

Şenlik bu yıl duygusal anlara da sahne oldu. Adana’nın yetiştirdiği sanatkarlardan İstek Akın geçtiğimiz yıl hayata veda etti. Pek çok sinema sinemasında ve dizide rol alan sanatkarın 2007 yılında Tayfun Pirselimoğlu’nun yönettiği sineması “Rıza” gösterildi. Adana seyircinin ağır ilgi gösterdiği gösterim sonrasında, sinemanın direktörü Tayfun Pirselimoğlu, yakın dostu oyuncu Menderes Samancılar, İstek sinemasındaki rol arkadaşı Nurcan Eren, eşi Miho Shimatashiro, yeğeni akademisyen Akın Kılıç, Vildan Erşen ve arkadaşı İstek Kıraç sanatçıyı anlattılar. 

 

Zeynep Ünal’ın moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşide Tayfun Pirselimoğlu; “İkinci sineması çekmek için Adana’ya geldim. Bir kafeye gittik. Orada Rıza’yı gördüm, çok enteresan bir yüzü vardı. Tanıştık ve oranın da sahibi olduğunu öğrendim. Sohbet esnasında projemi anlattım, İstanbul’a gelir misiniz dedim. Geldi, ancak o proje olmadı. O sırada seyrettiğiniz İstek sinemasını yazdım. İstek beyefendi o sinemada birinci sefer başrol oynadı. Sinemanın gerçekleşmesi bizim müsabakamız çok büyük bir tesadüftü bence. Sonrasında oyuncu direktör ilgisi yerini dostluğa bıraktı. Bu şenliğin Rıza’yı anması çok manalı. Onun ismine ödül verilmesi hakikaten büyük bir kadirşinaslık. Onun Adana’ya yaptıkları bu türlü bir anmayı gerektiriyordu. Rıza’nın çok öyküsü vardı. O öykülerden bir şeyler çaldım.  Bir öyküsünden de senaryo yazdım. O sinemada de oynadı. Hasebiyle ona çok şey borçluyum. Geç bulduk çabuk kaybettik” dedi.

Nurcan Eren; “Benim de birinci sinema filmimdi İstek. Çok rahat bir set ortamımız oldu. Daima hoş anılarımız var. Daima hoş sohbetlerimiz oldu. Yeterli ki Rıza’yı tanımışım. Çok kıymetlimizdi.” 

Menderes Samancılar; “ Çok güzel adamdı. Adana’yı ve Adanalıları çok severdi. Seyhan Belediyesi’nde uzun yıllar kültür elçiliği yaptı. Seyhan Kültür Şenliği’nde bayrağı İstek taşıyordu biz de onun gerisinden gidiyorduk. 35 yıllık bir dostluğumuz var.  Uzun bir yol yürüdük. Oyunculuğu, hayata bakışı anlatılmaz bir insandı. Sinemaya başlayınca, sende kamyoncuyu oynasan çok yeterli olur dedi. Israr etti. Ölümlü dünya dedi. Birinci sinemamda birlikte çalışırsak ikimize de âlâ anı olur dedi. Yaşlanınca kendimizi seyrederiz dedi. Sahnemiz beraberse gelirim dedim. Anlatmayla bitmez arkadaşlıklar vardır ya, ağaç üzere, insan her daim gölgesinde oturmak ister. İstek bizim için koca bir selviydi.”

Rıza Akın ile anılarını da paylaşan konuklar vakit zaman gözyaşlarına hakim olamayarak duygusal anlar yaşadılar.

 

COŞKUN ARAL İLE SAVAŞ SİNEMALARI ÜZERİNE…

Coşkun Aral; “İlk defa 13 yaşında İstanbul’da karşılaştığım Tony Curtis ile yıllar sonra yine bir ortaya geldim”

Festival kapsamında gerçekleşen paneller ve söyleşilerden bir başkası de, belgeselci, savaş muhabiri, televizyoncu, gazeteci Coşkun Aral’ın konuk olduğu “Savaşın Sineması ve Sinemanın Savaşı” söyleşisiydi. Nebil Özgentürk’ün moderatörlüğündeki söyleşide Coşkun Aral, sinema tarihinde dünyada ve Türkiye’de çekilen savaş sinemalarını yorumladı. Sinemalara bahis olabilecek anılarını paylaştı. Birinci sefer 13 yaşında İstanbul’da karşılaştığı Tony Curtis ile yıllar sonra yine karşılaştığını ve her iki müsabakasındaki anılarını da anlatan Coşkun Aral, kendisini izlemeye gelen konukların sorularını da yanıtladı. 

Coşkun Aral;  “Sinemada hayranlıkla izlediğim Tony Curtis’i 13 yaşındayken karşımda görünce çat pat İngilizcemle kendisiyle sohbet ederek unutulmaz bir anıya sahip oldu. Keşke o yıllarda şu telefonlar olsaydı da belgeleyebilseydim. Yıllan sonra kendisiyle tekrar karşılaştım ve bu sefer telefonla çekim yaptım. Bu müsabakayı belgeleyerek anılarıma yeni bir anı daha ekledim” dedi.

 

Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı