Başkale’de hasta kurtarma operasyonu gerçekleştirildi.
web sitesinde haber muhabirisin bu içeriğe göre dikkat çekici başlık yazar mısın. Başlığın uzunluğu en fazla 50 karakter olsun

Yaz mevsimi, kalp sağlığını en çok etkileyen faktörlerden biri. Kalp hastalarının sıcak havalarda daha dikkatli olması gerektiğini belirten Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Nevrez Koylan, “Hiç şüphesiz sıcak havalar kalbimize iyi gelmiyor, en çok da kalp hastalıkları olan kişilere. Ancak sağlıklı bir yaz için bazı basit önlemlerle kalbimizi serin tutmanın pek çok yolu var” açıklamasında bulundu.

 

Yaza yavaş yavaş merhaba derken sıcak havalar kendini göstermeye başladı. Havadaki yüksek sıcaklık yüzünden vücudun kendi iç ısısını korumak için daha fazla uğraştığını ve bunun sonucunda kalp, akciğerler ve böbrekler üzerine daha çok yük bindiğini söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Nevrez Koylan, “Kuşkusuz yaz deyince pek çoğumuzun kendini her daim dışarı atası olsa da günün belirli saatlerinde dikkatli olmakta fayda var” dedi.

 

Prof. Dr. Nevrez Koylan; koroner kalp hastalığı, kalp yetersizliği, hipertansiyon ve ritim bozukluğu olan kalp hastalarına yaz mevsimini rahat atlatabilmeleri için önerilerde bulundu:

 

Koroner kalp hastalığı

Eğer koroner kalp hastalığı nedeniyle nitrat spreyi veya nitrat tipi bir ilaç kullanılıyorsa, dikkatli olmakta fayda var. Nitratlar damarları hızla genişlettikleri için tansiyon düşürücü bir etkiye sahipler. Bu durum sıcakta sıvı kaybıyla birlikte bayılmaya bile yol açabiliyor. Ayrıca yine sıcak ortam ve sıvı kaybı, kanın yoğunlaşması sonucunda kalp krizlerinin artmasının önemli bir nedeni.

 

Kalp yetersizliği

Kalp yetersizliği olan kişiler mutlaka serin yerlerde bulunmalı. Ağır kalp yetersizliğinde hastanın aldığı sıvıyı da kısıtlı tutmak gerekebiliyor. İdrar sökücü ilaç kullananlarda halsizlik ve ayağa kalkarken baş dönmesi gibi vücutta sıvı azalmasına yönelik belirtiler gözlemlenirse ilaçlar doktor tarafından yeniden düzenlenebilir. 

 

Hipertansiyon

Hipertansiyonlu hastalarda sıcak ortamların ve sıvı kaybının iki yönlü etkisi var. Öncelikle, sıvı kaybının ortaya çıkması ve idrar sökücü tansiyon ilaçlarının da bu durumu hızlandırmasıyla birlikte vücut sıvı kaybını engellemek için, damarları büzen ve tansiyonu yükselten mekanizmaları devreye alıyor. Bunun sonucunda tansiyon yükseliyor ve özellikle ayağa kalkarken ani tansiyon düşmeleri ve sersemlikler ortaya çıkabiliyor. Tansiyon belirgin şekilde dalgalanıyor ki bu da kalp krizi ile inme riskini ciddi oranda artırıyor. 

  

Ritim bozuklukları

Yaz ve kalp hastalıkları hakkında dikkat edilmesi gereken konulardan biri de ritim bozuklukları. Terlemeyle birlikte vücuttan potasyum ve magnezyum gibi minerallerin atılması bu minerallerin vücutta azalmasına neden oluyor. Bu durum da özellikle kalp hastalarında çarpıntıyı ve hayatı tehdit eden ritim bozukluklarını tetikliyor. Sağlıklı bireylerde de yaz aylarında çarpıntı şikayetlerinde artış gözleniyor. Uzun süren ve sık tekrarlayan bu çarpıntılar günlük yaşamı da etkiliyor. Eğer çarpıntıyla birlikte tansiyon düşmesi ve bayılma gibi şikayetler de olursa mutlaka doktora başvurulmalı.

 

Serin kalmak için 10 öneri

 

Bol sıvı alın. Sıvı almanın en iyi yolu su içmektir bu yüzden zararlı içeceklerden kaçının. Kahve, çay ve enerji içecekleri gibi kafeinli içeceklerde ölçülü olmaya çalışın.  Sıvı alımının kısıtlandığı ağır kalp yetersizliği veya böbrek yetersizliği gibi bir durum varsa, alınacak sıvı miktarı açısından doktorunuzun görüşünü alın.  Kan basıncını artırabileceği ve kalp yetersizliği bulgularını kötüleştirebileceği bilinen soda ve maden sularını ölçülü tüketin. Salata ve zeytinyağlı sebzeler gibi soğuk yemekleri tercih edin. Hem sıvı içerikleri fazladır hem de iyi birer vitamin ve mineral kaynağıdır. Evinizi serin tutun. Evdeki lambaları ve ısı yaratabilecek diğer elektrikli cihazları da sadece gerektiğinde kullanın. Oturmak ve özellikle de uyumak için evin en serin bölgesini tercih edin.  Hafif, bol ve terlemeye engel olmayan doğal kumaşlardan giysiler giyinin.  Denize sabah 11.00’den önce ve öğlen 15.00’ten sonra, mümkünse aç olarak girin.  Gölgede olsanız da bir güneş koruyucu kullanın, şapka takın ve su içmeyi sürdürün.  Aşırı fiziksel egzersizlerden kaçının. 
web sitesinde haber muhabirisin bu içeriğe göre dikkat çekici başlık yazar mısın. Başlığın uzunluğu en fazla 50 karakter olsun

Lazer uygulamalarının çürük teşhisi, diş beyazlatma işlemleri, kanal tedavisi prosedürleri gibi diş hekimliğinin birçok alanında kullanımının günden güne yaygınlaştığını ifade eden Çocuk Diş Hekimliği Uzmanı Dt. Nurgül Demir bu uygulamanın avantaj ve dezavantajlarının araştırılmaya devam ettiğini ifade etti.

“Diş eti düzeltmeleri, dudak ve dil bağı konumlanmaları için gerekli görülen tedaviler, süremeyen dişlerin üstündeki diş eti engelinin kaldırılması gereken durumlarda yani çocuk diş hekimliğinde sıklıkla planladığımız işlemler rutinde lazer kullanılarak yapılabiliyor.

Cerrahi işlem sırasında hasta konforunu arttırarak, işlem sonrasındaki komplikasyon risklerini düşürmesi, özellikle çocuk hastalarda, klasik cerrahi yöntemlere göre lazer uygulamalarını ön plana çıkarıyor” açıklamasında bulunan Çocuk Diş Hekimliği Uzmanı Dt. Nurgül Demir sözlerine şöyle devam etti: “Cerrahi işlem sırasındaki kanamalı görüntüler, çocuk hastanın ağrı hissetme olasılığı, malzeme fazlalığının yaratacağı tedirginlik, çocuğun hareketliliği ile artacak olan komplikasyon riskleri çocuk hastalarda klasik yöntemlerle planlanan cerrahi işlemleri çoğu zaman uyutarak planlamamızı gerektiriyor.

Başarılı geçen bir cerrahi işlemden sonra dahi, cerrahi bölgenin dikişle kapatılması, dikişle kapatılan bölgede işlem sonrasında yeterli hijyenin sağlanamaması, ağız bakımına özen gösterilmesindeki zorluklar ve çocuk hastanın dikişlerle oynayarak doku iyileşmesine zarar verme riski yapılan tedavinin sonuçlarını da olumsuz yönde etkiliyor maalesef.”

Kısa sürede acısız ve kolay tedavi

Lazerin çocuk hastalarda öne çıkan avantajlarından bahseden Çocuk Diş Hekimliği Uzmanı Dt. Nurgül Demir “Lazer uygulanarak yapılan yumuşak doku işlemlerinin pek çoğunda bölgesel uyuşturulmaya ihtiyaç duyulmaması ve cerrahi işlemin uygulanacağı yumuşak doku bölgesine, çoğu zaman dikiş atılmasına gerek olmaması ile kanama kontrolünün sağlanabilmesi avantajlarımızdan bazıları. Lazer uygulamaları cerrahi işlem bölgesinin daha hızlı iyileşmesine olanak tanımasının yanısıra; işlem sonrasında oluşabilecek problemleri azaltması sayesinde de pek çok işlem için hastalarımıza ağrı kesici kullandırmamıza dahi gerek kalmıyor.  Lazer kullanılarak yapılan cerrahi işlemlerde, klasik cerrahi yöntemlere göre hastaların koltukta geçirdiği zaman da çok daha kısalıyor. Bu durum diş hekimi koltuğuna toleransı ve diş tedavileri sırasındaki kooperasyonu çok sınırlı olan çocuk hastalarda göz ardı edilemeyecek kadar önemlidir” dedi.

Bakteri üremesinin önüne geçiliyor

“Lazerler, uygulandığı bölgedeki dokularda bakteri üremesini önleyerek, işlem sonrasında antibiyotik kullanılmasına duyulan ihtiyacı azaltır ve iyileşme sürecinin yüksek oranda sorunsuz geçmesini sağlar” açıklamasında bulunan Dt. Nurgül Demir “Düşük seviyeli lazerlerin, çocuklarda, kemoterapi, radyoterapi gibi bağışıklık sistemini zayıflatan tedavilerin sonucu olarak görülen ağız yaralarının tedavisinde etkili olduğu bilinmektedir ve rutin olarak kullanılmaktadır. Ağızda çıkan aftöz ülserlerin, uçuk lezyonlarının ilaçsız tedavisinde farklı lazer uygulamalarının etkinliği de araştırılmaya devam etmektedir” dedi. Dt. Nurgül Demir lazerin diğer faydalarını ise şu şekilde sıraladı;

-Lazer uygulamaları çocuklarda şu anda, normal konumundan daha aşağıda konumlanarak diş diziliminde aralanmalara sebep olan dudak bağı tedavileri,

-Dil hareketlerinin kısıtlı kalmasına ve konuşma problemlerine yol açan dil bağı tedavileri,

-Diş eti konturunun düzeltilmesi, süremeyerek gömülü kalan dişlerin üstündeki diş eti engelinin kaldırılması gereken hastalarda planladığımız minör cerrahiler,

-Yumuşak dokulara uygulanacak cerrahi işlemler sırasında; kanama kontrolü sağlarken, hastanın ağrı duyması riskini azaltması,

-Cerrahi işlem sırasında hasta konforunu arttırarak, işlem sonrasındaki komplikasyon risklerini düşürmesi,

-İşlem süresini önemli ölçüde kısaltarak çocuk hastanın kooperasyonunu kaybetmemesine ve işlem sonrası iyileşme sürecinde sağladığı avantajlar ile gelecek vaat eden opsiyonlar sunacağa benziyor.

Doğru vaka seçimi ve doğru tedavi

Lazer uygulamalarının başarısında doğru vaka seçimi ve tekniğin uygulanmasındaki hassasiyet ve profesyonelliğe de dikkat çeken Dt. Nurgül Demir “Yumuşak doku cerrahisi planlanan hastada, yapılacak olan tedavinin yöntemine, hekim, hastanın ihtiyaçlarına ve tedavinin gerektirdiklerine göre karar vermelidir. Lazer uygulamalarının başarısında doğru vaka seçimi ve tekniğin uygulanmasındaki hassasiyet ve profesyonellik büyük önem taşımaktadır. Özellikle çocuk hastalarda, işlemin çene cerrahisi uzmanı ile planlanması sürecin kusursuz ilerlemesini sağlayacaktır.”

web sitesinde haber muhabirisin bu içeriğe göre dikkat çekici başlık yazar mısın. Başlığın uzunluğu en fazla 50 karakter olsun

Yeşilay, bu yıl “çocukları tütün endüstrisinin tehdidinden korumak” temasıyla gerçekleşen 31 Mayıs Dünya Tütünsüz Günü’nde, tütün endüstrisinin milyonlarca genci hedef almaya devam ettiğinin altını çiziyor. 

Elektronik sigara ve nikotin kesecikleri gibi ürünlerin gençler arasında giderek daha popüler hâle geldiğini ve sağlık sorunu risklerini artırdığını vurgulayan Yeşilay, 31 Mayıs Dünya Tütünsüz Günü’ne özel açıklamalarda bulundu. Tütün kullanımının hem aktif içiciler hem de pasif içiciler için birçok sağlık sorununa yol açtığının altını çizen Yeşilay, 2022 yılı verilerine göre dünya genelinde 13-15 yaş arası en az 37 milyon gencin bir şekilde tütün kullandığını belirtti.Açıklamada erken yaşta başlayan tütün kullanımının bağımlılık riskini artırdığı,tütün kontrolündeki ilerlemeye rağmen milyonlarca gencin tütün endüstrisi tarafından hedef alındığı vurgulandı. 

Yeşilay, tütün endüstrisinin gençlere ulaşabilmek için her türlü taktiğe başvurduğu uyarısında bulundu.Açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Ergenlerin bağımlılık yapıcı madde kullanımına ilişkin önemli bulgular ortaya koyan Dünya Sağlık Örgütü’nün 44 ülkede gerçekleştirdiği Okul Çağındaki Çocuklarda Sağlık Davranışı (‎HBSC)‎ Araştırması’na göre,ergenlerin %18’i hayatında en az bir kez elektronik sigara kullandığını ve %10’u bunu son 30 gün içinde kullandığını bildirmiştir. Tıpkı geleneksel tütün kullanımı gibielektronik sigara kullanımı da hem kız hem de erkek çocuklar arasında tüm ülke ve bölgelerde önemli ölçüde artmıştır. Araştırmaya göre, ergenlik yıllarında yüksek riskli davranışlarda bulunmak yetişkin davranışlarını şekillendirebilir; erken yaşta bağımlılık yapıcı maddelerin kullanımı daha yüksek bağımlılık riskiyle bağlantılıdır.Endüstri, gençlere ulaşabilmek adınauzun vadede küresel bir strateji uygularken, ilgili taktiklerini hedef aldığı bölgedeki sosyal, ekonomik ve hukuki duruma göre uyarlamakta ve kendini sürekli yenilemektedir. Örneğin; ürünlerinin uygun fiyatlı ve satın alınabilir olmasını sağlamak için vergilerden satış noktalarına uzanan bir yelpazede esnek düzenlemeler yapmakta, ‘zararsız’ olduğu iddia edilen yeni ürünler geliştirmekte ve kullanımı teşvik eden bir ortam oluşturmaya çalışmaktadır.”

“TÜTÜN ENDÜSTRİSİNİN AMACI,GELİRİNİ SÜREKLİ KILMAK.”

Yeşilay, tütün kullanımının kanser, kalp krizi, felç ve kronik obstrüktif akciğer hastalığı gibi solunum yolu hastalıkları dâhil olmak üzere birçok hastalığın önde gelen nedeni olduğuna da dikkat çekti.“Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü 2023 yılı bir Bakışta Sağlık Raporuna göre,hamilelik sırasında sigara kullanımı düşük doğum ve erken doğum riskini artıyor. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), tütün kullanımının dünyada her yıl 8 milyon insanın ölümüne neden olduğunu; bu ölümlerin 1,2 milyondanfazlasının pasif içicilikten kaynaklandığını ve 65 binin ise çocuklar arasında gerçekleştiğini belirtmekte. OECD ülkeleri genelinde, 2021 yılında 15 yaş ve üzeri kişilerin %15,9’unun her gün dumanlı tütün ürünü kullandığı, sigara kullanım oranlarının Fransa ve Türkiye’de%25’in üzerindeolduğuifade edildi. Aynı araştırmada tütün endüstrisinin, ergen ve gençlere hitap eden ürünlerin yanı sıra çeşitli reklam ve tanıtım taktikleri geliştirdiği, sosyal medya ve yayın platformları aracılığıyla geniş kitlelere ulaştığı da vurgulandı. 2022 yılı verilerine göre dünya genelinde 13-15 yaş arası en az 37 milyongencin bir şekilde tütün ürünü kullanılıyor. 

Dünya Sağlık Örgütü, Avrupa’da13-15 yaş arası erkeklerin %11,5’i ve kızların da %10,1’inin tütün kullandığını,elektronik sigara ve nikotin kesecikleri gibi ürünlerin gençler arasında giderek daha popüler hâle gelmesinin bağımlılık ve sağlık sorunu risklerini artırdığını vurguluyor.Tütün endüstrisinin gençleri hedefleyen faaliyetlerisadece halk sağlığını tehlikeye atmakla kalmıyor, aynı zamanda ekonomik sıkıntılara ve çevresel tehlikelere de yol açabiliyor. Endüstrinin ana hedefi,gelirlerini daha da artırabilmek amacıylaaldatıcı uygulamalarıyla halk sağlığı politikalarını baltalamak ve gelecek nesiller arasında bağımlılığı sürdürmeyi sağlamak.

“GELECEK NESİLLERE DAHA SAĞLIKLI, TÜTÜNSÜZ BİR YAŞAM SUNMALIYIZ.”

Yeşilay, bu doğrultuda, devletlerin kanıta dayalı politika oluşturmaya öncelik vermelerinin ve gençleri tütün endüstrisinin zararlı uygulamalarından korumak adına sıkı düzenlemeler yapmaları için Dünya Sağlık Örgütü gibi uluslararası örgütlerin kamu ve sivil toplumla iş birliği kurmasınınne kadar önemli olduğunu hatırlattı. Avustralya’da kısa süre önce tek kullanımlık elektronik sigaraların yasaklandığını ve elektronik sigara tatları ve renklerine kısıtlamalar getirildiğinihatırlatan Yeşilay, veri odaklı savunuculuktan yararlanarak, farkındalığı artırarak ve paydaşlar arasında iş birliğini teşvik ederek gençlerin güçlendirilmesi ve gelecek nesiller için daha sağlıklı, tütünsüz bir yaşam sunulmasının mümkün olabileceğinin altını çizdi. 

KATEGORİNİN POPÜLERLERİ